TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1836
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Author "02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Article Arslantepe Geç Kalkolitik 3-4 Evrelerine Ait Domestik Bir Mahalle(2023) Batıhan, Metin; Mutlu, Meral Başaran; Nocera, Gian Maria Di; Biancifiori, Elisa; Batihan, Metin; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada Arslantepe’nin Geç Kalkolitik Çağ 3-4 (MÖ 3900/3800-3400) evrelerinde inşa edilen ve çakıl taşlı sokakların sürekli kullanımıyla karakterize edilen domestik mahalle tanımlanmakta ve analiz edilmektedir. Komşu bölgelerdeki çağdaş yerleşmelerle yapılan karşılaştırmalar sayesinde her ne kadar mimaride gerçek bir standartlaşma görülmese de muhtemelen Yukarı ve Orta Fırat, Habur ve Yukarı Mezopotamya’yı kapsayan ortak bir yerleşim planlaması ve inşaat teknolojisi geleneği olduğu anlaşılmaktadır. Ev donanımları ve materyallerin yanı sıra, ev tabanlarının altındaki ritüel çukurlar ve gömütler, domestik mekanın somutlaştırdığı sembolik değerin ifadesi olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada bahsi geçen bu konular kısaca sunulacak ve yorumlanacaktır.Article Bir Güç Göstergesi Olarak Sceptrum Kullanımı(Dumlupınar Üniversitesi, 2020) Ersun, Durmuş; Çetin Ersun, Aslı; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÇalışmada statünün bir göstergesi olarak sceptrumların Roma ve Bizans Dönemi buluntu örnekleri üzerinden incelenerek ortaya konulması amaçlanmıştır. Buluntuları oluşturan temel materyaller arasında heykeller, kabartmalar, sikkeler, yarı değerli taşlar ve tablolar yer almaktadır. Sembolik birer anlam taşıyan asaların Tarih Öncesi Çağlardan Roma ve Bizans Dönemi sonlarına kadar uzanan kullanımı var olan yazıtlar ve somut örnekler yardımıyla takip edilebilmektedir. Öncelikle asaların tarihsel süreç içerisindeki varlığına değinilmiş olup Roma ve Bizans Dönemindeki kullanımı çeşitleri örnekler yardımıyla ikonografik bağlamda değerlendirilmiştir. Akabinde Roma ve Bizans Dönemi buluntu örnekleri ışığında tipolojik bir yaklaşım getirilmiştir. Sonuç olarak ise antik, modern kaynaklar ve somut örnekler ışığında asaların işlevleri yorumlanmıştır.Article Boncuklu Tarla Doğu Alanı Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Mimarisi ve Köy-Mekan Organizasyonu(Mukaddime Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2020) İpek, Bahattin; ÇİFTÇİ, Yunus; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiYukarı Dicle Havzası Neolitik Dönem üzerine olan bilgilerimiz son yıllarda gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sayesinde giderek artmaktadır. Mardin İli Dargeçit İlçesi’ne bağlı olan Ilısu Barajı’na ismini veren Ilısu Köyü sınırları içerisinde bulunan Boncuklu Tarla yerleşimi Yukarı Dicle Havzası ÇanakÇömleksiz Neolitik Dönem mimarisi üzerine önemli bilgiler vermektedir. Boncuklu Tarla Doğu Alanı’nda tespit edilen "Kamu Binası" ve etrafında bulunan binalar hem konut ve kamu mimarisi hem de dönemin köy-mekan organizasyonları hakkında önemli bilgiler vermektedir. Özellikle 4b tabakasına ait Kamu Binası ve binanın etrafından bulunan konutlar dönemin köy-mekan organizasyonlarının incelemesi için ayrı bir önem taşımaktadır. Bu binalarda ortaya çıkarılan buluntular, mezarlar ve farklı tipteki duvar teknikleri bahsi geçen dönemin hem Yukarı Dicle hem de Güneydoğu Anadolu Bölgesi açısından zenginliği ön plana çıkarmaktadır. Bu bölgede aynı döneme ait kazıları yapılan yerleşimlerle hem farklılıkları hem de benzerlikleri olan Boncuklu Tarla'daki Doğu Alan yapıları, Boncuklu Tarla içinde de farklı bir öneme sahiptir. 3 Kamu Binası ile birlikte bölgedeki diğer anıtsal yapılara oranla farklı bir öneme sahiptir. Her ne kadar Boncuklu Tarla Doğu Alanı kazıları 2017 ve 2019 yılı olmak üzere iki kazı sezonu olsa da verdiği bilgiler sayesinde Çanak-Çömleksiz Neolitik Çağ’da çok önemli verilere ulaşılmasına olanak sağlamıştır. Mardin ili ve bölgenin tarihi için önemli bilgiler veren Boncuklu Tarla kazıları hem Mardin tarihini günümüzden 12.000 yıl öncesine kadar geri götürmüş hem de o dönemde bölgede yaşayan halklar için de önemli veriler vermiştir. Ayrıca yerleşim yerinin yaklaşık olarak 2000 yıl boyunca kullanılması bize yerleşim yerinin bölge tarihi için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu nedenlerden dolayı Boncuklu Tarla Doğu Alanı mimarisi ve verileri Boncuklu Tarla yerleşiminin Yukarı Dicle Havzası ve Mardin bölgesinin tarihi için ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.Article Çemka Höyük Ppna Dönem Mimarisinde Devamlılık Sorunsalı: Mekân, Mimari, Hafıza ve Devamlılık(2024) Kodaş, Ergül; İpek, Bahattin; Erbil, Eşref; İpek, Bahattin; Erbil, Eşref; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiArkeolojik ve antropolojik açıdan bir birey, aile veya grubun yaşadığı sabit yer/alan olarak tanımlanabilecek olan mekânın uzun süreli kullanımı ve birtakım yapıların aynı alana tekrar tekrar inşa edilmesi arkeolojik açıdan bir mimari devamlılık olarak yorumlanmaktadır. Söz konusu devamlılık, Yakındoğu neolitiğinde, yapıların sadece teknik bir mimari sürekliliğini temsil etmediği öne sürülmekte dir. Bu bağlamda mimari devamlılık, herhangi bir mekânın sahip olabileceği olası bir aidiyet duygusu ile ilişkilendirilmekte ve olası bir aidiyet anlayışının metaforik ölümsüzlüğünün somutlaştırılmış hali olarak yorumlanmaktadır. Yukarı Dicle Vadisi’nde bulunan ve Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’in ilk evres ine tarihlenen (PPNA) mimari öğelerin açığa çıkarıldığı Çemka Höyük yerleşim yerinde yapılan kazılar sonrası söz konusu mekânsal devamlılık üzerine yeni veriler elde edilmiştir. Çemka Höyük’ün sunmuş olduğu veriler erken yerleşimlerde ortaya çıkarılan mimari ve kültür arasında ilişkilendirmelerde old ukça önemli sonuçlara değinmekle birlikte yerleşim alanı içinde bireysel veya kamusal olguları da gözler önüne sermektedir. Çemka Höyük’ü mimarisi, özellikle mekân (bireysel ve kamusal), kültürel aidiyet ve inanç gibi oluşumlarla birlikte düşündüğümüzde Neolitik hafıza konusunda önemli bilgiler sunmaktadır. Keza yerleşimin Epi-Paleolitik Dönem sonundan Çanak-Çömleksiz Neolitik A evresi sonuna kadar bir devamlılık sunmasından dolayı erken yerleşimlerde bu durumun daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır.Article Çemka Höyük’te Açığa Çıkarılan Çanak-çömleksiz Neolitik Dönem A Evresi Radyan Planlı Yapıları(2020) Kodaş, Ergül; Genç, Bülent; Çiftçi, Yunus; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSon yıllarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde baraj kurtarma kazılarıyla paralel olarak artan arkeolojik kazı çalışmalarında bölgenin uzak geçmişine dair önemli bilgiler elde edilmiştir. Bilhassa Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında yapılan arkeolojik kazılar sonrası bölgenin Neo-litik Çağ kültürleri üzerine önemli veriler ortaya çıkarılmıştır. Bu bağlamda Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında 2019 yılında Çemka Höyük’te yürütülen arkeolojik kazılar Yukarı Dicle Vadisi Çanak-Çömleksiz Neolitik dönem A evresi ve Geç Epi-Paleolitik dönem hakkında önemli bilgiler vermektedir. Yerleşim yerinde çok sayıda yuvarlak planlı yapı, yontmataş ve sürtme taş alet ve mezar açığa çıkarılmıştır. Çemka Höyük yerleşim yerinin bir diğer özelliği ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde örneği olmayan ve daha çok Suriye’de bulunan yerleşim yerleri ile özdeşleştirilen Rad-yan Planlı (içten köşeli bölmeli yuvarlak planlı1) yapıların bulunmasıdır. Hem Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem’de bölgenin kültürel yapısı hem de çevre bölgelerle olan ilişkisi hakkında önemli bilgiler vermektedir.Article Çemka Höyük: Yukarı Dicle Havzası’nda Bulunan Yeni Bir Ppna ve Geç Epipaleolitik Dönem Yerleşim Yeri(2019) Kodaş, Ergül; Kodaş, Ergül; Genç, Bülent; Genç, Bülent; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSon yıllarda yapılan çalışmalar sonrası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem A evresine tarihlenen, Körtik Tepe, Hasankeyf Höyük, Gusir Höyük ve Boncuklu Tarla gibibirçok yerleşim yeri tespit edilmiştir. Bunlardan bazıları aynı zamanda Geç Epipaleolitik tabakalar içermektedir. 2018 yılında tespit edilen ve Ilısu Barajı İnşaat Sahası’nda bulunan Çemka Höyük yerleşiminin ÇanakÇömleksiz Neolitik Dönem A evresine ve Geç Epipaleolitik Dönem’e tarihlenen tabakalar içerdiği düşünülmektedir. Çemka Höyük bu bağlamda Yukarı Dicle Havzası’nın Neolitikleşme süreci üzerine önemli yenibilgiler verecek önemli bir potansiyele sahiptir. Daha önce Körtik Tepe, Hasankeyf Höyük ve HallanÇemi’de kısıtlı alanlarda ve sondajlarda tespit edilen Geç Epipaleolitik dönem tabakalar Çemka Höyük’teyol yapımı sırasında açığa çıkan kesitlerden anlaşıldığı üzere yaklaşık 2 metrelik dolgulardan tespit edilmiştir.Other THE EARLY IRON AGE CEMETERIES OF THE LAKE VAN BASIN: AN OVERVIEW OF BURIAL TRADITION OF PRE-URARTIANS(2018) Özfırat, Aynur; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThe aim of this article is to evaluation of the burial tradition of pre-Urartians in the basin of Lake Van. After the Middle Bronze Age, which had a strong pastoral character, and towards the end of the Late Bronze Age, new pottery, architectural and metallurgical traditions, new settlement pattern and new burial customs emerged in the highland of eastern Anatolia in the Early Iron Age. One of the most remarkable changes is the settlement system, great numbers of fortresses and their cemeteries in the highlands and foothills have been recorded in eastern Anatolia which is also the case southern Caucasia and northwestern Iran. A ruling elite together with a hierarchical social structure and the steps towards the sedentary life started to form around the socio-economic centers, a lifeway between pastoralism and sedentary had taken place in the whole region. Lake Van Basin is the most investigated area, excavations at cemeteries of Ernis (Ünseli) Karagündüz, Yoncatepe, Dilkaya, and a great number of cemeteries which is mainly connected with the highland fortresses found in the survey represent the Early Iron Age burial tradition in the basin. The graves and stelae from Hakkari are quite remarkable finds of the pre-Urartian elite, or the rulers of Uruatri and Nairi lands. This paper also emphasizes the role of Early Iron Age investigations in the basin which is important for the foundation period of the Urartian Kingdom as well as understanding the local polities of pre-Urartians.Article ERIQUA AND MINUAHINILI: AN EARLY IRON AGE-NAIRI KINGDOM AND URARTIAN PROVINCE ON THE NORTHERN SLOPE OF MT AĞRI (SETTLEMENT COMPLEXES AT MELEKLI AND KARAKOYUNLU)(2017) Özfırat, Aynur; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiHighland of eastern Anatolia, southern Transcaucasia and northwestern Iran were divided among a great number of local polities in the Late Bronze-Early Iron Age (c. 1600-900 BC). By the change of political power, regional landscape previously consisted of small local polities largely transformed into a province of the kingdom of Urartu (Middle Iron Age, c. 900-600 BC). The Urartian conquest of the Araxes valley-Mt Ağrı region began the earlier stage of the kingdom. Some of the sites that we investigated in the region show a developed and complex system. These settlement complexes were located in central area of geographical units. Each of the them covers interrelated units in a vast area within a long time period. The most remarkable settlement complexes of Mt Ağrı are Melekli, Karakoyunlu and Bozkurt can be consider as urban and administrative centres of Early Iron Age (pre-Urartian) and Urartian. South of the Araxes river was land of Erikua-Ireku-Irkuahi, inscriptions of king Minua refer to conquest of Luhiuni which was the capital of Eriqua. Luhiuni, the royal city of Early Iron Age kingdom Erikua; and Minuahinili, new fortress of Urartu and Haldi Temple which was built afterwards by king Minua, must be in the settlement complexes at Melekli and Karakoyunlu (Iğdır) on the northern slope of Mt Ağrı (Iğdır plain-south of the Araxes valley). Bozkurt settlement complex located in the southern part of mountain (Doğubayazıt plain) must also be considered in this frame.Article Khorsabad/dūr-šarrukin Kazısı ve Asar-ı Atika\rMizamnamelerine Etkisi(İstanbul Üniversitesi, 2021) Genç, Bülent; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMusul’a Fransa konsolosu olarak atanan Paolo Emilio Botta ile 19. yüzyılın son\rçeyreğinde Mezopotamya Arkeolojisi’nde önemli değişimler yaşanmaya başlar.\rBotta’nın Musul çevresinde yaptığı araştırmalar sırasında Khorsabad köyünden\rgelen bir kişi, bir tepenin üzerine inşa edilmiş kabartmalarla bezeli taşlar ve\ryazıtlardan bahseder. Kuyunjik’teki üç ay süren yorucu çalışmalardan sonra Botta,\r20 Mart 1843’te bir grup işçisini Khorsabad’a göndererek kazıya başlatır. Ancak\rBotta’nın Musul’daki çalışmalarında bir süre sonra bazı problemler baş göstermeye\rbaşlar. Özellikle vilayetteki Mehmed Paşa’nın çeşitli engeller oluşturduğu\rgörülmektedir. Bu bağlamda Botta’nın kazı izin ve belgelerini, Musul Paşası’nın\rengellerini ve Botta’nın Khorsabad’ta yaşadığı hikâyenin ayrıntılarını, arka planını\rve konu ile ilgili yazışmalarını öğrenmek için Osmanlı Arşivi’nde araştırmalarda\rbulunduk. Botta’nın Khorsabad’da yaşadığı problemler, kazı iznine ve kazı evi\rinşasına dair şartlar, Botta’nın bahsettiği ve köy evlerinin yanında bir kale gibi\rçizilerek İstanbul’a gönderilen kazı evinin planı ve köylülerin Botta’nın çalışmalarına\rve kazı evine karşı sunduğu dilekçeler gibi belgelerle karşılaştık. Bu makalede\rsöz konusu belgeler üzerinden Botta’nın kazı dönemlerini, izin belgelerini ve\rkarşılaştığı problemleri yeniden okumaya çalışarak bu dönemin nasıl ele alındığını\rve nasıl değerlendirildiğini anlamaya çalıştık. Özellikle Khorsabad bağlamında\rBotta’ya verilen kazı iznini ve maddelerini gözden geçirerek sonraki Asar-ı Atika\rNizamnameleri’ne katkısını irdeledik.Article Citation - WoS: 2Lake Van Basin Urartian Period Road Routes Survey: First Preliminary Report (2017-2018): Muradiye And Tuşba Districts(TARIH INCELEMELERI DERGISI, 2021) Genç, Bülent; Kuvanç, Rıfat; Genç, Bülent; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiFor about two-hundred-fifty years between the mid-9th - early 6th centuries BC, the Urartian Kingdom established its hegemony in Eastern Anatolia and the neighboring regions of Northwestern Iran, Nakhchivan, and Armenia, as the most influential political, military, and economic power of its time. Despite the rugged geography and rough climatic conditions of this mountainous terrain, the Urartu thrived by developing a centralized administrative state apparatus. Urartu excelled in many areas of state-building, including road networks. Particularly textual sources and supporting archaeological evidence demonstrate the importance of road networks for the Urartian state. Surveys in Tushba and Muradiye districts have allowed us to identify the main route of the northern capital road, which continues north and reaches Muradiye Plain, and an alternative northern route that follows the Karasu Stream valley towards Muradiye Plain. An eastern route, which enabled the kingdom to exert control in Northwestern Iran, goes through Özalp district of Van province across the modern border to Iran and reaches Hoy and Salmas. These alternative and auxiliary routes along deep canyons that developed over time suggest that the Urartian state had established an intricate security web in its dominion.Article Mardin Artuklu Üniversitesi-Hırbe Helale Nekropolu Cam Buluntuları (2010, 2011, 2018 Yılı Kazıları)(Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2021) Hanar, Elif; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiHırbe Helale nekropol alanı; MardinDiyarbakır karayolunun 6. kilometresinin batısında,Mardin ili Artuklu ilçesi sınırlarında, MardinArtuklu Üniversitesi yerleşkesi içerisinde yeralmaktadır. III. Derece Arkeolojik sit alanı olaraktescillenmiş olan Hırbe Helale nekropol alanında,2010, 2011 ve 2018 yıllarında kazı çalışmalarıgerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, Mardin ArtukluÜniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Otoparkı’nınkuzeydoğusunda bulunan alanda yürütülmüştür.Yapılan kazı çalışmaları neticesinde tespit edilenbuluntular Paleolitik Dönem, Geç Roma Dönemi,Bizans Dönemi ve Artuklu Dönemi gibibirbirinden farklı dönemlere tarihlendirilmiştir. Buçalışmanın kapsamı; Hırbe Helale nekropol alanı2010, 2011 ve 2018 yılı kazı çalışmalarında ortayaçıkarılan cam materyeller arasından seçilen veprofil veren kase parçaları, kandil parçaları, kadehparçaları, karıştırma çubuğu parçaları, oyun taşı ilebileziklerden oluşmaktadır. Bu çalışma ile kazılarsırasında açığa çıkarılan cam materyallerin ilkbilimsel verilerine ulaşmak amaçlanmaktadır. Sözkonusu materyaller Hırbe Helale nekropol alanınıngenel stratigrafisi ve yaptığımız kaynak araştırmasısonucunda saptanan paralel örnekler ışığındatipolojik ve kronolojik olarak değerlendirilmiştir.Kazı verileri ve kaynak araştırması sonucundatespiti yapılan paralel örnekler bu cam buluntularınGeç Roma ve Bizans dönemlerinden kökenaldıklarını açığa çıkarmıştır. Bu nedenle HırbeHelale nekropol alanında Geç Roma Dönemi veBizans Dönemi’ne tarihlenen cam buluntularınortaya çıkarılması, kentin sosyal yaşamının birparçası olan cam kap formları hakkında detaylıverilere ulaşmamızı sağlaması açısından önem arzetmektedir.Article Matiate (midyat) Yeraltı Şehri A-1 ve A-4 Mekanlarının İşlevine Yönelik Bir Değerlendirme(2021) Ersun, Durmuş; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMardin iline bağlı Midyat ilçesi antik dönemde Matiate olarak isimlendirilmektedir. Tur Abdin bölgesinde konumlanan Matiate kenti ismine Asur kralı II. Assurnasirpal ve III. Salmanassar Dönemlerine tarihlenen metinlerde rastlanmaktadır. Matiate Yeraltı Şehri Midyat’ın Estel olarak isimlendirilen kısmında konumlanmaktadır. A-1 ve A-4 mekanları yeraltı şehrinin 1. alanında yer almaktadır. 1. alanda kazı ve temizlik çalışmaları 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleştirilmiştir. Yapılan kazı ve temizlik çalışmalarıyla her iki mekânın işlevine yönelik sonuçların elde edilmesi amaçlanmıştır. A-1 mekânında üzüm işliği düzeneğiyle birlikte depolama amacıyla kullanılan silolara yer verilmiştir. A-4 mekânında da depolama amacıyla kullanılan 7 adet mimari yapı elemanına yer verilmiştir. Çalışmada her iki mekânın üretime dayalı işlevi ve şırahane olarak kullanımı irdelenmiştir.Article MELEKLİ-KÜLTEPE (IĞDIR) HÖYÜĞÜ, URARTU KALESİ VE COLUMBARİUM: AĞRI DAĞI'NIN KUZEY ETEĞİNDEKİ MİNUAHİNİLİ (KARAKOYUNLU) KENTİ(2017) Özfırat, Aynur; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMelekli-Iğdır Urartu yerleşimi Ağrı Dağı yüzey araştırmamız sırasında belirlenmiş yeni merkezler ile Melekli-Kültepe Columbarium'unda P. F. Petrov (1913) ve K. Balkan (1966) tarafından yapılmış olan kazıların birlikte ele alınmasıyla değerlendirilmiştir. Ağrı Dağı yüzey araştırmasının en dikkat çekici merkezleri kompleks yerleşimler olarak tanımladıklarımızdır, bunlar kuzey etekteki Melekli ve Karakoyunlu ile güney etekteki Bozkurt'dur. Bu türde yerleşimler oldukça geniş alanlara yayılmış ve Geç Kalkolitik Dönem ile Orta Demir Çağ (Urartu) ya da Geç Demir Çağ (Akhaimenid) arasında uzun süreli iskan edilmişlerdir. Coğrafi birimlerin önemli noktalarında yer alan bu kompleks yerleşimlerin her birinde yatay tabakalaşma sisteminde çeşitli dönemleri içeren ve birbirleriyle ilişkili höyükler, kaleler ve mezarlıklar yer alır. Ağrı Dağı kompleks yerleşimleri içinde kuzey etekte ve Iğdır Ovası-Aras Vadisi'nde yer alan Melekli ve Karakoyunlu en önemli bulgulara sahip alanlardır.Melekli ve Karakoyunlu aynı zamanda Erken Demir Çağ ve Orta Demir Çağ (Urartu) için de önemli merkezlerdir. Urartu Kralı Minua (MÖ 810-785/780) tarafından Erken Demir Çağ yerel krallığı Eriqua'nın fethedilmesi ve yeni bir eyelet oluşturulmasıyla bölge Urartu sınırları içine alınmıştır. Iğdır Ovası-Aras Vadisi bereketli topraklarının yanısıra Güney Kafkasya-Kuzeybatı İran için geçit noktası olması açısından da önemliydi. Kral Minua yeni eyelet merkezi Minuahinili'yi Karakoyunlu'da (Kale II) ve bir diğer kaleyi de (Bulakbaşı 2) yakınında inşa etmiştir. Araştırmada belirlediğimiz birçok yeni Urartu kalesi Minuahinili Kenti'nin, gerek Minua gerekse daha sonraki krallar tarafından bölgede ve Güney Kafkasya-Kuzeybatı İran'da yapılan düzenlemeler sırasında yeni yapılanmalarla geliştirildiğini gösterir: Melekli-Lanetlitepe ve Bozkurt Kale II Ağrı Dağı batı geçidinin her iki tarafındaki ileri karakol-yol istasyonlarıydı, Ömerağa-Gölyüzü Kalesi güney etekteki merkezi kaleydi; Aktaş Kalesi ise kuzey etekte bir garnizon-kentti.Melekli Urartu yerleşimi olasılıkla Kral Minua döneminde kurulmuş ve iskanı aralıksız devam etmiş görünen bir İleri Karakol-Yol İstasyonu (Lanetlitepe Kalesi), Kültepe Höyüğü'ndeki Yerleşim ve Columbarium ile bir Kuleyi ? (Deliktaş Höyüğü) kapsar. Ovanın batı ucunda ve Ağrı Dağı-Güney Kafkasya- Kuzeybatı İran geçidinin üzerindeki konumuyla Melekli, Minuahinili Kenti'nin Doğu Anadolu ile arasındaki en önemli noktaydıArticle Tuşpa Sitadeli’nden Yeni Bir Kaya Mezarı: BG 90(Colloquium Anatolicum 17, 211-220, 2018) Genç, Bülent; GENÇ, Bülent; TAN, Armağan; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiImportant examples of Urartian royal tombs are located along the southern slopes of the rocky terrain of the Van Fortress. The rocky surfaces of these tombs are smoothed to form monumental façades. These multi-roomed rock-cut tombs thus attain a monumental appearance with their entrances and façades. However, a new rock-cut tomb that is different from the multi-roomed rock-cut tombs has been une- arthed at Van Fortress in 2016. This rock tomb consists of an antechamber in the form of a dromos and a main room behind it, and is also located on the southern slopes of the rocky terrain. Unlike the mul- ti-roomed rock-cut tombs, it was prepared by carving the rocky ground. It is planned as an underground tomb, the main room of which is accessed through a door, and thus appears to be a precedent of the multi-roomed tombs with monumental entrances and doors on the citadel. This tomb type, examples of which are known to have been constructed under the ground at sites such as Karagündüz and Altıntepe in the Lake Van basin, is notably more royally designed at Van Fortress. It provides new ideas about the development of royal tomb-cut tradition in particular.Letter The Urartian Fortress at Ömerağa-Gölyüzü on the southern slope of Mt. Ağrı (Bozkurt Settlement Complex), in the city of Minuahinili (Karakoyunlu)(Colloquium Anatolicum, 2018) Özfırat, Aynur; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiCampaigns of Urartian started to the region of Mt Ağrı in the earlier stage of the kingdom in the reigns of Ishpuini (830-810 BC) and Minua (810-785/780 BC). The region became part of Urartian land when the Early Iron Age kingdom of Eriqua captured and the foundation of the new fortress-city at Minua- hinili by King Minua. Major fortresses and fortified cities of Late Bronze-Early Iron Age (pre-Urartu) and Middle Iron Age (Urartu) were mostly located in settlement complexes in the highland of eastern Anatolia. They can be considered as urban and administrative centers of small independent polities of pre-Urartian and Urartians. Settlement complexes at Mt Ağrı, Melekli and Karakoyunlu (Iğdır plain- south of the Araxes valley) on the northern slope were localized respectively as Luhiuni, the capital of Early Iron Age kingdom of Eriqua and Minuahinili, the fortress-city of Urartu. Bozkurt settlement complex (Doğubayazıt plain) on the southern slope must be within the borders of these cities. Urartian settlement at Bozkurt contains a central fortress (Ömerağa-Gölyüzü) and an outpost - road station (Bozkurt Fortress 2). The Urartian fortress at Ömerağa-Gölyüzü can be suggest that it was the primary administrative center on the southwestern slope of Mt Ağrı interconnected with Minuahinili.Article Van Gölü Havzası Erken Demir Çağ Mezarlıkları: Pre-Urartu Dönemi Gömü Anlayışının Genel Bir Değerlendirmesi(2018) Özfırat, Aynur; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMakalede Van Gölü Havzasında Erken Demir Çağ (pre-Urartu) gömü anlayışının genel bir değerlendirmesi yapılmıştır. Doğu Anadolu yüksek yaylasında, pastoral karakteri oldukça güçlü olan Orta Tunç Çağı’nın ardından, Son Tunç Çağı içinde gelişerek dönemin sonunda ortaya çıkan yeni çanak çömlek, metal, mimari, yerleşim sistemi ve gömü geleneği Erken Demir Çağı’nı temsil eder. Bu dönemin yenilikleri arasında en dikkat çekici olanlarından biri yerleşim sistemidir. Doğu Anadolu bölgesinde, Güney Kafkasya ve Kuzeybatı İran’da olduğu gibi yüksek alanlarda ve dağ eteklerinde çok sayıda kale ve mezarlık ortaya çıkar. Hiyerarşik bir yapıya sahip yönetici sınıf ve yerleşik yaşama doğru atılan adımlar sosyo-ekonomik merkezler etrafında toplanma şeklinde kendisini gösterir. Tüm bölgede pastoralizm ve sedentar hayat arasında bir yaşam tarzı görülür. Van Gölü havzası bu dönem gömü geleneği için en fazla araştırma yapılmış alandır. Ernis (Ünseli) Karagündüz, Yoncatepe ve Dilkaya kazıları ile yüzey araştırmasında bulunmuş ve genellikle yüksek alanlarda ve dağ eteklerinde yer alan çok sayıdaki kalemezarlık havzada Erken Demir Çağ gömü geleneğini temsil eder. Hakkari mezarları ve stelleri ise pre-Urartu ya da Uruatri ve Nairi ülkeleri yönetici sınıfı için oldukça dikkat çekici bulgulardır. Makalede ayrıca, havzadaki Erken Demir Çağ araştırmaları, pre-Urartu yerel güçlerini anlamanın yanısıra Urartu Krallığı kuruluş evresi içindeki etkileri açısından da ele alınmıştır.Article Citation - Scopus: 2Van Kalesi Analıkız Yapısı: İşlev ve Kronolojisine Dair Bir Değerlendirme.(İstanbul Üniversitesi Yayınevi, 2019) Genç, Bülent; Konyar, Erkan; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÖzet: Van Kalesi'nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli'nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup'tun 1898'lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş ve sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu makalede alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçları tekrar değerlendirilerek yeniden tanımlanmaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır. Abstract: On the northeast sides of the Van Fortress, an elevation nearby, stands a rock monument on the plain named Analıkız or also called Hazine Kapısı. The monument consists of a platform engraved into the rock and two monumental niches. Yet ever since the excavations conducted by Marr and Orbeli in 1916, there have been no detailed examinations or evaluations of the functions of the field, the relationship to the citadel, its importance for the kingdom, the levels of construction or architectural design. In literature, this field is generally recognized as Open Air Sanctuary or the way Lehmann-Haupt defined in 1898. In this study, we attempted to reevaluate and redefine the literature, stories and excavation outcomes. The deductions suggesting construction activities initiating with Minua then continuing with Argishti I and Sarduri II have been made considering the construction levels of the field. The possibilities of Analıkız structure not being an open-air sanctuary but rather a monumental site for the kingdom, a field in which the steles with king’s chronicles carved onto them are gathered or a closed field with all of its surroundings have been discussed with the aid of archeological and philological proofs.Article Waldemar Belck ve Carl Friedrich Lehmann’ın Araştırmaları(2019) Genç, Bülent; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTowards the end of the 19th century, Waldemar Belck and Carl Friedrich Lehmann-Haupt were granted a permit by the Ottoman state and conducted surface surveys in the areas that roughly correspond to the territory of the Urartu Kingdom centered around the Lake Van basin. In this article, the surveys of Belck and Lehmann-Haupt and their results are evaluated through their own publications and the way these surveys were reflected in the Ottoman archival documents are discussed. In particular, reports sent to the center about their work and purpose, including the problems caused by their attempts to excavate although excavations were not within the scope of the permits they obtained, the excavations they reported to have conducted at Toprakkale and their results, and illicit excavations carried out at Nimrud are discussed in detail. Whether or not Belck and Lehmann-Haupt carried out excavations at Toprakkale along with surveys they conducted at various areas is discussed by comparing their publications and archival data.Article Yakın Doğu’da Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönemde Yerleşik Yaşam Ve Depolama Birimleri Üzerine Bazı Gözlemler: Boncuklu Tarla Örnekleri(2020) Kodaş, Ergül; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiNeolitik Çağ boyunca inşa teknikleri, formları ve boyutları açısından önemli değişimlere uğra-yan depolama birimlerinin (silolar, hücreler, binalar) söz konusu dönem topluluklarının ekonomik yapı-lanmalarının mimari olarak yansımaları oldukları öne sürülmektedir. Depolama birimlerinin ekonomik bo-yutlarının yanı sıra söz konusu birimlerin bulundukları mekânsal konumlanmalar aynı zamanda Neolitik Çağ topluluklarının köy-mekân yerleşme düzenleri ve dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapı-lanmalarının mimari kalıntılar üzerinden incelenmesine de katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda depolama bi-rimlerinin tipolojik gelişimleri, inşa biçimleri, mekânsal konumlanmaları, nasıl kullanıldıkları gibi bazı soru başlıkları konu üzerine yapılan araştırmalar için ayrı bir önem teşkil etmektedir. Söz konusu sorunsallar ay-nı zamanda depolama birimlerinin Yakın Doğu’da Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem boyunca nasıl bir kronolojik değişim geçirdikleri ve avcı-toplayıcı-balıkçı ekonomi modelinden besin üretimine doğru deği-şim yaşayan söz konusu dönem topluluklarının ekonomik yapılanmaları içerisinde nasıl bir rol oynadıkları gibi bir takım tartışmalara neden olmaktadır.Article Yontmataş Bulgular Işığında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yeni Bir Çanak-çömleksiz Neolitik Dönem Yerleşim Yeri: Tarin Mağarası(2021) İpek, Bahattin; Genç, Bülent; Dinç, Onur; Kodaş, Ergül; Çiftçi, Yunus; Tümer, Hale; Kodaş, Ergül; 02.03. Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiYukarı Dicle Vadisi ile Yukarı Habur Bölgesi arasında bulunan Tur Abdin dağ sırası üzerinde bulunan Tarin Mağarası yontmataş buluntuları Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem’in erken evrelerine ve Paleolitik Çağ’a tarihlenmektedir. Bir mağara ve terası üzerinde bulunan yerleşim yerinde yontmataş aletler dışında başka bir buluntuya rastlanmamıştır. Söz konusu mağaranın çevresinde ele geçen Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem yontmataş aletler Güneydoğu Anadolu’da daha çok höyükleşme konteksti üzerinden tanımlanan bu dönemin bölgede daha dağlık alanlarında bulunan mağaralarda veya mağara teraslarında da farklı bir model olarak yaşanmış olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca aynı bölgede bulunan derin vadiler içerisinde veya mağara teraslarında tespit edilen diğer yontmataş buluntu alanları Geç Epipaleolitik ve Neolitik Çağ’da söz konusu dağlık bölgede düşünüldüğünden daha yoğun bir yerleşmenin söz konusu olduğunu destekler niteliktedir.